Asbest
İlçemizin; Bükrüce, Çoğaşlı, Üçkuyu, Deşdemir ve Poyrazlı köylerinde mermer yatakları bulunmaktadır. Bekilli ve köylerinde, İtalyan mermerinden daha kaliteli mermer yatakları vardır. Bekilli mermerlerinin teknolojik özellikleri Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi Jeoloji Bölümü Öğretim Üyelerince laboratuvarlarda araştırılmış, renk, birim hacim ağırlığı, doygunluk, su emme gibi özellikleri test edilmiştir. Kaliteli ve üstün olduğu ortaya çıkmıştır. Hem iç, hem de dış piyasada aranan bir mermerdir. Halen ilçemizdeki birkaç mermer yatağı, ilkel yöntemlerle işletilmektedir. Pamukkale Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümünün yapmış olduğu Çal,Karahallı çevresiyle ilgili asbest araştırmaları. ÇAL, BEKİLLİ, SÜLLER (DENİZLİ) VE YAKIN ÇEVRESİNDE ÇEVRESEL SAĞLIK SORUNLARI MEYDANA GETİREN MİNERAL OLUŞUMLARINA İLİŞKİN ÖN İNCELEME Prof. Dr. Yahya Özpınar, Araş. Gör. Barış Semiz ve Araş. Gör. Fatma Gökgöz Pamukkale Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Kınıklı Kampüsü DENİZLİ Bu çalışma ile Çal-Süller, Bekilli-Çivril (Denizli), Karahallı (Uşak) ilçelerinde asbeste bağlı hastalıklara neden olan mineral türleri, kaynak kayaçları ve boyutlarının tespit edilmesi ve belirtilen hastalıklar ile mineral tozları arasındaki ilişkilerin saptanması amaçlanmıştır. Bu kapsamda Çal -Süller, Bekilli-Çivril (Denizli) ve yakın çevresindeki asbest oluşuklarının yerleri belirlenmiştir. JEOLOJ Çalışma alanı Denizli il merkezinin kuzeydoğusunda yer alan Çal ilçe merkezinin kuzeyindeki Bekilli, Süller, Bükrüce, Gömce, Kocaköy köylerini içine almaktadır. Çalışma alanında temel Bekilli grubuna ait birimlerden oluşmaktadır. En alt seviye mermer ve dolomitik mermerlerle (Paşapınar formasyonu) başlar. Daha sonra kuvarsit, amfibol şist ve çört bantlı mermer ardalanmasının egemen olduğu Karahallı Formasyonu ile devam eder. Bazı seviyelerinde amfibol mineralleri içeren mermerler (Bükrüce Formasyonu), kırmızımsı, pembemsi mermerler (Gömce formasyonu) ve en üstte ise mermer ve kalkşist bantlı Şalvan formasyonu ile son bulur. Bekilli grubunun üzerine bindirmeli bir dokanakla Çökelez grubu kayaçları gelmektedir. Çökelez grubu kayaçları onglomera, kumtaşı, silttaşı (Sazak Formasyonu) ile başlayıp, üstte kumlu, killi kireçtaşı (Yayla formasyonu) ve en üstte ise Çökelez kireçtaşlarından oluşmaktadır. Tüm bu birimler üzerinde ise Alt Pliyosen Yaşlı kumtaşı, kiltaşı ve gölsel kireçtaşlarından oluşan Sakızcılar formasyonu ve konglomera, kumtaşından oluşan alüvyal çökellerden oluşan Asartepe formasyonu yer almaktadır (Konak ve Şekil. 1. Bekilli -Süller ve yakın çevresinin jeoloji haritası ve asbest oluşum alanları(MTA tarafından yapılan haritadan faydalanılmıştır.) Çalışma alanındaki birimlerde asbestli seviyelere Karahallı, Bükrüce ve Gömce formasyonlarında rastlanmaktadır. Bazik ara katkılı, kuvarsit, kuvarsit şist, fillat, kalkşist ve çört bantlı mermer ardalanmasının egemen olduğu bu metamorfik topluluk Karahallı Formasyonu (Konak ve diğ., 1986) olarak adlandırılmıştır. Formasyonun bazı düzeylerinde tremolit-aktinolit şist mercekleri bulunur. Kuvarsitler, kirli beyaz, bej ve yer yer koyu renklidirler. Bant ve mercek şeklinde bulunurlar. Kuvars şistler, kuvarsitlere oranla daha kalın düzeyler şeklinde gözlenirler. Kalk şistler formasyon içinde en yaygın görülen kayalardır. Genelde sarımsı, grimsi ve yeşilimsi renklidirler. Mermerlerin alınlıkları yer yer 8-10 m yi bulmaktadır. Bant ve mercekler halindedirler. Çoğunlukla kalkşist mermer ardalanması şeklinde izlenen mermerler, ince orta tabakalı, çört bantlı ve laminalıdır. Renkleri oldukça değişkendir. Kirli beyaz, sarımsı, mavimsi ve siyaha yakın renklerde olabilirler. Karahallı formasyonuna yaşverebilecek herhangi bir fosil yoktur. Stratigrafideki konumuna göre Üst Permiyen-Alt Triyas olarak benimsenmiştir (Konak ve diğ., 1986). Yeşilimsi, pembemsi ve kırmızımsı renkli kristalize kireçtaşları ile karakterize olan birim Bükrüce formasyonu olarak Konak ve diğ., 1986 tarafından adlandırılmıştır. Kirli beyaz ve grinin değişik renk tonlarına sahip olan mermerler, orta kalın ve yer yer belirgin katmanlı ve bazı düzeyleri dolomitiktir. Üst seviyelere doğru ince orta belirgin tabakalı çört bantlı mermerler daha sık görülür. Mermerler arasında amfibollü mermer düzeyleri bulunmaktadır (Poyrazlı köyü). Açık renkli olan amfiboller iğne yada prizmatik kristaller şeklinde, mermerlerin dışyüzeylerinde gelişi güzel dağılmışhaldedir. Yeşil renkli ve az belirgin şiştoziteye sahip olan şistlerde 5-6 cm uzunluğunda asbest lifleri gelişmiştir. Tremolit aktinolit şistlerde küçük çapta asbest işletmeciliği yapılmıştır (Konak ve diğ., 1986). Tremolit aktinolit şistler, muhtemelen silisli dolomitik kireçtaşlarının düşük derecede metamorfizması sonucu oluşmuştur.formasyonun yaşı hakkında yeterli veri olmamasına karşın stratigrafik konumuna göre Jura-Kretase zaman aralığı önerilmektedir (Konak ve diğ., 1986). Genellikle pembe ve kırmızı rengin egemen olduğu çört bantlı kireçtaşları ve pelajik foraminiferli kristalize kireçtaşları Konak ve diğ., 1986 tarafından Gömce formasyonu olarak ayırtlanmıştır. nce, orta ve belirgin tabakalı çört bantlıdır. Alttaki mermerlerde görülen beyaz, gri ve koyu renklerin yerini giderek pembemsi yeşimlisi ve kırmızımsı renkler almaktadır. Bu değişim çört bantlarının sıklaşması ile açıklanabilir. Kristalize kireçtaşlarının arasında 1-2 cm ile cm kalınlığında yeşil renkli serizit-klorit-kalkşist düzeyleri görülmektedir. Üst seviyelerde yer yer asbestli düzeylere rastlanmaktadır. Yeşilimsi renkli asbestli seviyeler Bükrüce formasyonundaki aktinolit-tremolitle benzer özelliklerdedir (Konak ve diğ., 1986). SONUÇLAR Bu çalışma Denizli il sınırları içinde gerçekleştirilecek olan disiplinler arası bir çalışmanın ön jeolojik incelemesini kapsamaktadır. Bu çalışmanın gerçekleşmesi ile elde edilecek sonuçlar ve yaygın etkisi aşağıda verilmektedir. alışma alanında, Menderes masifinin örtü metamorfitlerine karşılık gelen Bekilli grubuna ait Paşapınar, Karahallı, Bükrüce, Gömce ve Şalvan Formasyonları gözlenmektedir. Karahallı Formasyonu olarak adlandırılan litoloji, tremolit-aktinolit şistler ve asbest oluşumları içeren kaya topluluklarından meydana gelmektedir. Bükrüce Formasyonundaki amfibollü (tremolit-aktinolit şist) mermer düzeylerinde, iğne yada prizmatik kristaller şeklinde asbest lifleri gelişmiştir. Ayrıca Gömce Formasyonunda da tremolitli ve aktinolitli mermerler, tremolit-aktinolit şistler, tremolit-asbest ve aktinolit-asbest oluşumları yer almaktadır. Tremolit ve aktinolit şistler yer yer talk-aktinolit şistler ile de ardalanmalı olarak bulunmaktadırlar. Bu oluşumlar, Bekilli, Süller ve Akkent dolaylarında yaygın olarak bulunmakta olup, bunlardan bir kaçı: Bekilli, Üçkuyu, Poyrazlı, Dinektaşı, kizbaba, Kocaköy (Şalvan) köyleri, Süller ve Akkent Beldeleri’dir. Çal (Süller) Bekilli bölgesi asbestlerin oluşumu, amfibol asbestler grubuna girmekte olup ekonomik değere sahip değillerdir. Bekilli grubuna ait Karahallı, Bükrüce ve Gömce formasyonlarının arazi ve petrografik verilerinden yararlanılarak yeşilşist fasiyesinde metamorfizma geçirdiği tespit edilmiştir (Konak ve diğ., 1986). Bölgedeki amfibol asbestlerin muhtemelen silisli dolomitik kireçtaşlarının düşük derecede metamorfizması sonucu oluşmuştur. Bekilli, Üçkuyu, Poyrazlı, Dinektaşı, kizbaba köyleri, Süller beldesi, Kocaköy (Şalvan) ve Akkent Beldesi ve yakın çevresinde, sağlığa zararlı asbest oluşumları yer almaktadır. Bu bölgelerde sağlığa zararlı mineral türleri, kaynak kayaçları, boyutları, mineral tozlarına maruz alınan süre, hastalık türleri ve oranları beraberce değerlendirilerek, belirtilen hastalıklar ile mineral tozları arasındaki ilişkiler saptanması gerekmektedir. Hastalık oranı yüksek ve yaygın olan yerleşim yerlerinde, hastalığa neden olan minerallerin vücutlara yerleşim nedenleri ve ortamları araştırılmalı ve yerleşim alanındaki halkın bazı alışkanlıklarından vazgeçmesi sağlanmalıdır. Örneğin, talk içerikli asbest oluşumları pudra olarak kullanılıyorsa kullanılmaması sağlanmalıdır. Yukarıda bahsedilen ilçe köylerinde hâlâ evlerin çatısında “toprak dam” olarak adlandırılan çatı kullanılmaktadır. Fazla altere olmuşasbestli oluşumlar, sıva olarak kullanıldığı gibi, taşduvar örmelerinde de tutturucu malzeme olarak da kullanılmaktadır. Elde edilen bulgular çerçevesinde, geleneksel yapı anlayışından vazgeçmeleri sağlanmalı ve sağlıklı evler yapmaları teşvik edilmelidir.
Mihalıçcık (Eskişehir) ile Bekilli (Denizli) Yöresi lifsi Amfibol Asbest Oluşumları ve Akciğer Kanseri İlişkisi (Mezotelyoma) The Fibrous Amphibole Asbestos Occurences Around Mihalıçcık (Eskişehir) and Bekilli (Denizli) and Their Relation With Lung Cancer (Mezothelioma) Eşref ATABEY Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, Jeoloji Etütleri Dairesi, Ankara atabey@mta.gov.tr esrefatabey@yahoo.com ÖZ Lifsi kristal yapısına sahip magnezyum silikat, kalsiyum-magnezyum silikat, demir-magnezyum silikat veya sodyum-demir silikat bileşiminde olup, ateşe, asitlere ve darbeye dayanımlı bazı serpantin ve amfibol grubu minerallere verilen ticari ad asbest olarak tanımlanmaktadır. Asbest oluşumları mafik ve ultramafik kayaçlar içinde damar ve ağ şeklinde bulunabilirler. Serpantin grubundan başlıca lifsi krizotil ile amfibol gubuna bağlı antofillit, tremolit, aktinolit, amosit, krokoidolit vb. mineraller asbest oluşturabilmektedir (Atabey, 2005a, 2005b). Asbest mineral tozlarının solunmasına bağlı akciğer hastalıklarının Türkiye’de önemli bir sağlık sorunu olduğu İç Anadolu’nun belli yörelerinde yapılan araştırmalarında ortaya konulmuştur. Barış (1987, 1994, 2003, 2005)’ın yapmış olduğu tıbbi araştırmalarında, asbest liflerinin iç ve dış ortam yoluyla solunması sonucunda akciğer zarında kireçlenme, akciğer zarında kalınlaşma, su toplanması, malign mesotelyoma ve karın zarı kanserine neden olduğu belirtilmektedir. Özellikle amfibol asbest grubu minerallerden aktinolit, tremolit, antofillit ve krokoidolit liflerinin sağlık yönünden, krizotil asbest liflerine göre daha çok kanser nedeni olduğu yine Barış (1987, 2003) çalışmalarında ortaya konulmuştur. MTA tarafından başlatılan ‘’Tıbbi Jeoloji Projesi’’ kapsamında Türkiye’deki asbestli alanlar ile etki altında olduğu yerleşim birimlerinin konumu araştırılarak haritalanmaya başlanılmıştır. Bu bağlamda ilk önce Ankara- Kırıkkale-Çankırı-Burdur-Muğla yöresindeki krizotil asbestli yerler ile Mihalıçcık ile Denizli yöresindeki amfibol asbestli alanlar ile etki altındaki yerleşim birimleri tesbit edilmiştir. Mihalıçcık ilçesi batısında Tatarcık, Ahışık ve Kızılbörüklü, Mihalıçcık güneydoğusundaki Sazak istasyonu güneyinde, Mihalıçcık doğusunda ve kuzeydoğusunda kalan Lütfiye, Belen, Seki, Güreş çevresindeki bazı lokalitelerde ve Sorkun’un doğusundaki lokalitede amfibol asbest oluşumlarının bulunduğu, yıllarca işletildiği (1980 li yıllara kadar), Mihalıçcık’ta 1920 yılında asbest işleyen bir fabrikanın faaliyete geçtiği yöre halkı tarafından bilinmektedir. Mihalıçcık yöresindeki amfibol asbest oluşumları, klorit-serisit-glokofan-aktinolit-tremolit-talk-epidot-muskovit şistler içinde beyaz, sedef parlaklığında, yeşilimsi, mavimsi, damar ve mercekler şeklinde gelişmişlerdir. Bunlar 8-10 cm lif uzunluğu, tozlanan, ele yağımsı hissi veren aktinolit, tremolit ve antofillit türündedir. Denizli yöresindeki amfibol asbest oluşumları klorit-tremolit-aktinolit-serisit şistler içinde, mavimsi, beyaz, yeşilimsi renklerde, 5-10 cm lif uzunluğunda tremolit ve aktinolit cinsindendir. Bekilli ilçesi Poyrazlı, Üçkuyu, İkizbaba, Gömce ile Süller köyleri yakınındaki lokalitelerde tremolit, aktinolit oluşumları mevcuttur. Gerek Mihalıçcık’daki ve gerekse Bekilli’de işletilen amfibol asbest ocakları terkedilmiş ancak halkın sağlığını tehdit etmeye devam etmektedir. Çanak çömlek yapımında, Karayolları gibi bazı kuruluşların yollara, köy sokaklarına sergi malzemesi olarak, damlarda geçirmez malzeme olarak, eski yıllara göre yoğun olmasa da hala halk tarafından kullanılması devam edilmektedir. Mihalıçcık’a bağlı Tatarcık köyü kısmen terkedilmiş amfibol asbest madeni üzerinde bulunmaktadır. Bu ocak erozyona, ıslanmaya, tozlaşmaya açık olup, tozları halkın sağlığını olumsuz etkilemektedir. Buradaki bebeklerin 10-15 yıl sonra akciğer kanserine yakalanma şansları bilim insanlarının araştırmalarına göre hemen hemen yüzde yüz olup, köy halkı acilen başka alana taşınmalı. Asbest toprağı ve malzemesinin sergi ve yalıtım malzemesi, çanak çömlek yapımı, yapı malzemesi olarak kullanımı önlenmeli, asbest alanları üzerinde bulunan yerler yaşillendirilmeli, risk durumuna göre taşınmalı, buralar yeni yerleşime açılmamalı, Karayollarınca asbestli malzemeler yollara serilmemeli.
Değinilen Belgeler Atabey, E. 2005a. Tıbbi Jeoloji. TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası yayınları, 88. Ankara. Atabey, E. 2005b. Türkiye’de doğal jeolojik genel unsurlar ve insan sağlığına etkileri. 1. Tıbbi Jeoloji Sempozyumu Bildiri Özleri, TMMOB jeoloji Mühendisleri Odası yayınları: 95,27-52. Ankara Barış, Y. İ. 1987.Asbestos and erinite relatid chest diseases. Semih Ofset Matbaası, Ankara Barış, Y. İ. 1994. Bu doktoru rehin alalım: Anadolu’da bir kanser araştırması, Kent Matbaası, Ankara. Barış, Y. İ. 2003. ‘’Anne Bana Kerpeteni Getir’’Anadolu’nun Bitmeyen Akciğer ve karın zarı kanser çilesi, Bilimsel Tıp Yayınevi, Ankara. Barış, Y. L. 2005.Türkiye’de asbest ve eriyonit sorunu ve insan sağlığına etkileri (mesotelyoma). 1. Tıbbi Jeoloji Sempozyumu Bildiri Özleri, TMMOB jeoloji Mühendisleri Odası yayınları: 95, 53-64, Ankara * Bu çalışma MTA Genel Müdürlüğü, Jeoloji Etütleri Dairesinin yürüttüğü ‘’Tıbbi Jeoloji Projesi’’kapsamında yapılmıştır ASBEST ( Asb ) Çal (Süller, Bekilli, Uçkuyu, Poyrazlı, Ikizbaba) zuhurları
Tenör: Lif uzunlukları 4 mm Rezerv: Rezerve yönelik çalışma yoktur. http://bsemiz.pamukkale.edu.tr/Yayinlar%C4%B1m_2007/B.I.a.5.pdf Bekilli, Üçkuyu, Poyrazlı, Dinektaşı, kizbaba köyleri, Süller beldesi, Kocaköy (Şalvan) ve Akkent Beldesi ve yakın çevresinde, sağlığa zararlı asbest oluşumları yer almaktadır. Bu bölgelerde sağlığa zararlı mineral türleri, kaynak kayaçları, boyutları, mineral tozlarına maruz alınan süre, hastalık türleri ve oranları beraberce değerlendirilerek, belirtilen hastalıklar ile mineral tozları arasındaki ilişkiler saptanması gerekmektedir. Hastalık oranı yüksek ve yaygın olan yerleşim yerlerinde, hastalığa neden olan minerallerin vücutlara yerleşim nedenleri ve ortamları araştırılmalı ve yerleşim alanındaki halkın bazı alışkanlıklarından vazgeçmesi sağlanmalıdır. Örneğin, talk içerikli asbest oluşumları pudra olarak kullanılıyorsa kullanılmaması sağlanmalıdır. Yukarıda bahsedilen ilçe köylerinde hâlâ evlerin çatısında “toprak dam” olarak adlandırılan çatı kullanılmaktadır. Fazla altere olmuş asbestli oluşumlar, sıva olarak kullanıldığı gibi, taş duvar örmelerinde de tutturucu malzeme olarak da kullanılmaktadır. Elde edilen bulgular çerçevesinde, geleneksel yapı anlayışından vazgeçmeleri sağlanmalı ve sağlıklı evler yapmaları teşvik edilmelidir. Bu çalışmada, Karahallı, Çal, Bekilli, Çökelez dağı ve çevresinde yapılacak olan detaylı araştırmanın ön jeolojik inceleme sonuçları verilmektedir. Bu çalışmada elde edilen sonuçlar ışığında Denizli ilinin diğer ilçelerine geçilecektir. Çalışmalarda, birincil ve ikincil asbest oluşumları belirlenerek, asbest haritası çıkarılacaktır. KAYNAKLAR Atabey, E., 2005, Tıbbi Jeoloji. TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Yayınları, No:88, 194 s., Ankara. Barış, Y. I., 1987; Asbestos and erionite related chest disease, Semih Ofset Matbaacılık, pp, 68, 72. Ankara. 7 Emri, S., Demir, A., Doğan, M., Akay, H., Bozkurt, B., Carbone, M., and Baris, I., 2002, Lung diseases due to environmental exposures to erionite and asbestos in Turkey, Taxicology Letters, 127, 251-257. Emri, S., and Demir, A.U., 2004, Malignant pleural mesothelioma in Turkey, 2000- 2002, Lung Cancer, 45, 17-20. Doğan, M and Emri, S., 2000, Environmental health problems related to mineral dusts in Ankara and Eskişehir, Turkey, Yerbilimleri, 22, 149-161. Doğan; M., 2002, Environmental pulmonary health problems related to mineral dusts: Examples from central Anatolia, Turkey , Environmental Geology, 41/5, 511-579. Konak, N., Akdeniz, N., Çakır, M.H., 1986, Çal-Çivril-Karahallı Dolayının jeolojisi, MTA Derleme, Derleme no: 2947-8945 (Yayınlanmamıştır) 121 s., Ankara.
|